17 Haziran 2016 Cuma

TUT BENİ EY ORUÇ




Rahman Ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
Merhaba Değerli Dostlar
Aylardan en mübarek en şerefli ay Ramazan geldi,  hoş geldi  bizlere şeref verdi.
Günler günleri aylar ayları kovaladı ve  elhamdülillah  on bir ayın  sultanı Ramazan’a  kavuştuk.
Bu kutlu aya belki bazıları ulaştı ancak bazıları ulaşamadı.  Belki bazıları da seneye Ramazan’a ulaşamayacak. Bunu bilemiyoruz.  Gaybı ancak Allah bilir.  Bir gerçek var ki o da eğer bu Ramazana ulaştık ise,  Allah’a sonsuz kere şükretmemiz   ve  bu mübarek ayın hakkını vermemiz gerektiğidir. 
Sevgili kardeşlerim her geçen gün Ramazan’ın manevi atmosferini daha az hissetsekte Ramazan’ı ne sokağımızda ne koca koca caddelerimizde göremesek te,  şikayetleri,  eyvahları bir kenara bırakıp, herkes bu Ramazan’ı iliklerine kadar hissetmek için elinden geleni yapmalı her anı  her fırsatı  değerlendirmelidir.  Evet Müslüman uyanık ve çalışkan olmalıdır. Nasıl ki bir çiftçi yaz mevsiminde hasadını en güzel şekilde yapıp erzağını,  azığını kış için,  o hararetli  sıcakta  canla başla çalışıp,  ambarına dolduruyorsa,  Müslümanda aynen öyle olmalı bu mübarek ayda sevap haznesini doldurabildiği kadar doldurmalıdır.  Çünkü gelecek sene ya çıkar ya çıkamaz. Sanki  her an ölecekmiş gibi ahret yurdu  için azık  toplamalıdır. 
Ramazanda oruç tutmak  sadece aç kalmak değildir. Mümin eline, ayağına,   hem diline ve gözüne de oruç tutturmalıdır.  Açlık sadece bunları yapmamızı  kolaylaştırır,  nefsimize daha kolay  hakim olmamızı sağlar. Ancak bir Müslüman ki sadece aç aç akşama kadar boş boş dolaşsa haramlara helallere dikkat etmese ancak aç kaldığı kadar  sevap alır belki de sevabına hiç  nail olamaz. Oysa hakiki manada orucunu tutarsa karşılığını,  orucuna verilecek sevabı  biz   bilemiyoruz.  Makbul bir  orucun karşılığını ancak Allah biliyor.
Oruç ile ilgili hadislerinde Peygamber Efendimiz (sav) buyuruyor ki: "Adem oğlunun her ameli katlanır. Bir iyilik yedi yüz misline kadar katlanabilir. Yalnız oruç müstesna. Çünkü onun mükafatını Allah verecektir. Oruçlu iken iki ferah vardır. Birincisi iftar zamanının sevinci, diğeri Rabbine ulaştığı zamanki sevinçtir" (Müslim)
 Bize düşen ise  kullukta zirveye ulaşmaya çalışmaktır. Bu ayda bol bol kuran okuyarak, her akşam ihtiyaç sahiplerini ve öğrencileri  iftara davet ederek akşamları cami,  cami  teravihlere koşarak belimiz  çatlayıncaya kadar sevap yüklenmeli,  Allah rızasına ermek için koşturmalıyız.
Binbir çeşit yemek ile değil sadace dost akraba ile  değil,    birkaç çeşit yemek ile evini,  ocağını her gün herkese açmalı onlara da Ramazan’ı Ramazan olarak hissettirmeli. Yoksa ramazan ne davulda ne zurnada ne oyunda ne eğlencedir. Ramazan gönüllerde olmadadır, gönüllere girmektedir.
 Bir taraftan ramazan eğlenceleri düzenleyip insanları akın akın Allah’ın hoşnut olmadığı mekanlara,  kalabalıklara çağıracaksınız ve  bir yerde ezan bir yerde müzik sesi  hepsi birbirine karışacak. Diğer tarafta mahsun boynu bükük birkaç saftan oluşan  teravih namazları….
Bu ayda mümin  namazlarını daha şuurlu kılmalı , Kuran-ı  anlamaya çalışmalı, hatta dini terbiye sağlayan en güzel kaynak kitapları okumalıdır. Örnek olarak Dilini Tutan Kurtuldu ve Gözümü Haramdan Nasıl Korurum,  ve Niçin Namaz  adlı kitapları yavaş yavaş sindire sindire okumalı ve öğrendiklerini hemen tatbike koyulmalıdır. Ramazan da tertemiz ve pak olmak için coşmalı.

Tut beni ey oruç,  tut ki şu bedenim ve ruhum tertemiz olsun
Sen ne büyüksün ki müminleri  cehennemden kurtarıyorsun.

Birkaç kelamımda oruç tutmayanlar için olacak.
Pek çok kardeşimiz  niçin oruç tutmuyor bilemiyorum  ancak   keşke en azından batılılılar,  gayri müslimler kadar biz  oruçlu insanlara saygılı olsalar.
Bu insanlar diyorlarsa ki hava sıcak günler uzun. Ben de derim ki vallahi cehennemin sıcağı  bu sıcaktan bin kere,  milyon kere daha şiddetlidir.
Ayrıca emir yüksek yerden olunca on-on beş  saat aç kalmanın  lafımı olur.
Bizler  inanıyorsak on beş saat değil  on beş gün olsa açlıktan yerlerde sürünüyor  ve  açlıktan ölecek olsak dahi yine de orucumuzu tutmaz mıyız.
Rahman ve rahim olan rabbimiz bizlere kaldıramayacağımız yükü asla yüklememiştir.
Haydi kardeşlerim küçük yaşta çocuklarımızı oruca alıştıralım  onlara sahuru iftarı bizzat yaşatalım ve  onlara orucu sevdirelim ki ahirette bizden davacı olmasınlar. Allah Ramazanınızı mübarek eylesin..
Arslanbek HAN   16.06.2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder