UZAKTAKİ KARDEŞİME
” Bu şiir, Türkiye’nin Kurtuluş Savaşına atfen,
Büyük şair Mağcan Cumabay tarafından
Kazakistan’da 1918-1919 kışında yazılmıştır.”
Uzakta ağır azap çeken kardeşim
Solmuş laleler gibi kuruyan kardeşim
Etrafını sarmış düşman ortasında
Göl gibi gözyaşı döken kardeşim
Önünü ağır kaygı örtmüş kardeşim
Ömrünce yaddan cefa görmüş kardeşim
Hor bakan, yüreği taş, kötü düşman
Diri diri derini soymuş kardeşim
Ey Pirim! Değil miydi Altın Altay
Anamız bizim? Bizlerse birer tay
Bağrında yürümedik mi serazat
Yüzümüz değil miydi ışık saçan ay?
Alaca altın aşık atışmadık mı?
Tepişip bir döşekte yatışmadık mı?
Anamız olan Altayın ak sütünden
Beraber emip, beraber tadışmadık mı?
Akmadı mı bizim için dupduru bulak
Şarıldayıp, gürül-gürül dağdan inerek
Hazırdı uçan kuş, kopan yel gibi
Dilesek bir bir atlar, tıpkı Burak
Altay’ın altın günü nazlanarak
Gelende sen pars gibi bir er olarak
Akdeniz, Karadeniz ötelerine
Kardeşim, gittin beni bırakarak
Ben kaldım yavru balaban, kanat açamam
Uçsam diye davransam bir türlü uçamam
Yön bulduran, yol gösteren can kalmadı
Yavuz düşman koyar mı şimdi beni
vurmadan
Kurşunlar genç yüreğime saplandı
Günahsız temiz kanım su gibi aktı
Kansız kalıp kuruyup bayıldım
Karanlık hapse sıkıca kapattı
Görmüyorum gece gezdiğimiz ovayı
Gündüz güneşi, gece gümüş nurlu ayı
Nazlı nazlı ipek kundaklara sarmalayıp
Bizi büyüten altın anam Altay’ı
Ey Pirim! Ayrıldık mı ulu bütünden?
Dağılıp yılmayan yağan oklardan
Türk’ün pars gibi yüreği varken
Korkak kul mu olduk düşmandan sinen
Kudrete hamle eden Türk’ün canı
Gerçekten hasta mı, bitti mi hali?
Ateşi söndü mü yürekteki, kurudu mu
Kaynayan damarındaki atalar kanı
Kardeşim sen o yanda, ben bu yanda
Kaygıdan kan yutuyoruz, bizim adımıza
Layık mı kul olup durmak? Gel gidelim
Altay’a, ata mirası altın tahta
MAĞCAN CUMABAY
HÜR OLUP YÜKSELMELİYİZ ULU BÜTÜNE
Bu şiir Kazakistanlı kardeşimiz büyük şair Mağcan Cumabay’ın 1918 yılında Türkiye Türkler’i için yazdığı şiire atfen; bir minnet şiiri olarak Uşak’ta (2016) kaleme alınmıştır.
Ey bizi unutmayan, kendi uzakta
Yüreği, yüreğimizle çarpan kardeşim
Ey kendi esaretini unutup
Dertlerimizle dertlenen, kardeşim
Ey can kardeşim, ey kan kardeşim, ey yitiğim
Anamızdan ayrılalı beri biz, dertlerimizle büyüdük
Büyüyen biz değildik, sanki çilemiz ve yükümüz
Dile gelmez dertlerimiz, hasretiz sana ey özümüz
Altaylardan kopan bir yel olduk, estik…
Yeni yeni yurtlara , obalara kurulduk
Kılıçlarımızda kan, can aldık can verdik
Nice nice yeni medeniyetler kurduk
Hatırlarım hiç unutmam bende Atamı
Amansız düşmanlar sarsa da dört bir yanımı
Korkmam, kaçmam, bırakır mıyım hiç vatanı
Üzülme kardeşim, boğacağız bir gün elbet düşmanı
Türkün kanı kurumadı, kurumaz asla
Üzeri küllense de, özü için için yanmakta
Düşmanlar başımıza gülle olup yağsa da
Can vermeye hazırız, yılmayız asla
Unuttuk sanma sakın kardeşim sizleri
Unutmadık hiç aynı çadırda büyüdüğümüz günleri
Anarak mazideki o eşsiz destanları
Ruhumuzda esmekte hep hasretlik yelleri
Ey kardeşim, kardeş kardeşi arar imiş her zaman
Ak sakal dedelerimiz yol gösterirdi bize her an
Yiğitçe cenk ederdik, güreşirdik hiç durmadan
Sığamazdık obalara, taşardık ovalardan
Ey yiğit kardeşim, sen o yanda ben bu yanda
Kardeşlerimiz saçıldı hep dört bir yana
Biliriz hepimiz, ulu bütünden bir parça
Türk’ün ayak bastığı her yer Türk’ün ola
Ey kan kardeşim, hür olmalı atlarımız
Obalarımız, diyarlarımız, yükselmeli her an adımız
Türk’e kilit vurulmaz, dağları parçalarız…
Bir volkandan kopan, kor alev parçasıyız
Korkma kardeşim korkma! Uç sende özgürce
Sakın geri durma, düşman beni vurur diye
Hangi kartal uçmamış ki hiç yeryüzünde
Hür olup yükselmeliyiz ulu bütüne…
Ali HANLI
Türkiye’de özellikle Uşak’ta okuyan onlarca Kazak öğrenci kardeşlerime ve kardeşliğe gönül veren tüm dostlarıma selam olsun…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder